Site icon MEGESOFT

İçerik Stratejisi Yaratın!

İçerik Stratejisi Yaratın!

Son zamanlarda markaların dijital yaratıcı içerik konusunda büyük bir savaş içerisinde olduğunu görüyoruz. Özellikle son döneme damgasını vuran video tüketimi ve sayısal veriler, markaları bu yönde harekete geçirmiş durumda. Yaşanan bu duruma bir video savaşı da diyebiliriz.

Markalar dijital içerik yaratırken aratırken bunu bir fikre, platforma, kampanyaya ve popüler formatlarına dayandırarak yapıyorlar. Fakat bir içeriğin hak ettiği değeri görmesi için fikirden, kampanyadan, platformdan ve popülerlikten aldığı güç yeterli olmuyor. Bu noktada dijital içerik üreten markaların, stratejisi olmadığı ve bu yüzden sadece ürettikleri içeriğe odaklanmadıklarını gözlemliyorum. İçeriğe odaklanılmadan önce gerçekten üretilecek içeriğin bir anatomisinin oluşturulması gerekiyor.

Yol Haritası İçerik Stratejisinden Geçiyor

Bir araba ile birden çok yere gidebilirsiniz, ancak nereye, ne zaman ve hangi yoldan gitmek istediğinizi bilirseniz, yolculuk amacına, siz de istediğiniz yere ulaşırsınız.  Aynı durum dijital  için de geçerli. Bir içerik stratejisine sahip olmadan yarattığınız yazılar ile dijital dünyanın derinliklerinde binlerce yere ulaşabilir, herkesin sizi gördüğünü zannedip birkaç saniyede tüketilen ve bir daha hatırlanmayan bir yazı olarak bu derinliklerde savrulabilirsiniz. Eğer bir stratejiniz yoksa gerçekten ulaşmak istediğiniz tüketiciye görünür ve kalıcı olduğunuz konusunda şüphe duymalısınız. Bu yolculuğu anlamlı ve geri dönüşü verimli hale getirmek için 3 perspektifte kendinize sormanız ve cevaplamanız gereken sorular var…

1- İÇERİK OLUŞTURMADAN ÖNCE SORUN

Mesajım ne olmalıdır ?
Akıllarda bırakmak istediğiniz ve bir cümleyle sizi hatırlamalarını sağlayacak mesajınız nedir?

Nasıl bir hikaye anlatabilirim ?
İnsanlar sıradışı, mizahi ve duygusal hikayeleri seviyorlar. Yazınızın böyle bir hikayesi var mı?

Kimlik belirlemeli miyim ?
Bu markanızın kimliği altında mı yayılacak? Yoksa markanızdan bağımsız bir dijital kimlik daha doğru olabilir mi?

İletişim tarzım nasıl olmalı ?
Ne kadar samimi ve karşısındakini yansıtıyor? Tüketiciyi hikâyenin bir parçası haline getirmek için hangi dili kullanıyorsun?

Kimler okumalı ?
Peki, bunu kim görmeli? Hedef kitleden önce hedef bireyi tanımlıyor musun? Bireylerin ortak özellikleri üzerine bir değer segmentasyonun var mı?

2- İÇERİĞİ OLUŞTURURKEN SORUN

Paylaşımı kolay mı?
İnsanlara tek bir tıklamayla paylaşabilecekleri bir ortam sunuyor musun? Peki bunu sosyal ağların dışında da paylaşabiliyorlar mı? Paylaşmayacaksa bile tekrar istediğinde hızla ulaşabilmesi mümkün mü?

Tüketmesi kolay mı?
1 dakikayı aşkın videolar, karmaşık görseller, uzun cümleler. Artık 140 karakterin okunduğu, 15 saniyelik videoların izlendiği dijital ekosistem de içeriğinin gerçekten sadeleştiğine inanıyor musun?

İlgi çekici mi?
İnsanların dikkatini çekmek için onların duygularına dokunuyor musun? O duyguların doğru seçildiğine ve hedefindeki kişilerin ortak duygusu olduğuna inanıyor musun?

Tüketiciyi yansıtıyor mu?
İzleyen, okuyan, bakan ve dinleyen kişi o içerikte kendini görüyor mu?

Etkileşime açık mı?
Tüketicinin fikirlerine, beğeni veya eleştirilerine karşı etkileşim kapısını açık tutuyor musun? Bu etkileşime cevap verecek gerçek zamanlı çalışacak bir ekibin var mı?

Zaman ve Platform Çizelgem Hazır mı?
Oluşturulan yazıyı hangi gün, hangi saatte, nerede paylaşacaksın? Peki, bu tercihlerinin hangi kriterlere göre doğru olduğunu düşünüyorsun?

3- İÇERİK YAYINLANDIKTAN SONRA SORUN

Detaylı ve Anlık Ölçümlüyor muyum?
Genel itibariyle sadece birkaç metrik üzerinden (kaç kişiye ulaştık, kaç kişi tıkladı, kaç kişi baktı ve gördü gibi) oluşturulan sonuçlarla başarılı bir iletişim yapıldığına inanılıyor. Ancak bu birkaç ölçüme kriterini çoğaltarak daha iyi bir süreç ve sonuç almak mümkün. Kaç kişi baktı, kaç kişi tıkladı demek yerine; kim, nerede, ne zaman, nasıl, ne hissetti, nereden geldi, beğendi mi, maliyeti nedir? Gibi soruları çoğaltarak anlık ve detaylı ölçümlemek yazınıza olan bakış açınızı genişletecektir.

Rakamların Yanı Sıra Duyguları Ölçümlüyor muyum?
Özellikle dijital dünyada insanların bıraktığı izlerin sadece rakamsal verilerden oluşmadığı ortada. O zaman rakamların yanı sıra insanların içeriğinize karşı yarattığı duygusal izleri de ayrıştırmak ve bunları ölçümleyerek yazının özelinde bir duygu haritası çıkarmak mümkün. Böylece markanız için duygulardan rasyonel sonuçlara daha iyi bir tablo görebilirsiniz.

Ölçümleme Sonuçlarını Bir Sonraki İletişimim İçin Kullanıyor muyum?
Aslında her ölçümleme o anı yansıttığı gibi gelecekten de izler taşır. Bu noktada geleceği planlarken bir önceki iletişimin ve içeriğin rakamsal, duygusal sonuçlarını mutlaka bir sonraki planda kullanmak gerekiyor. Bunu yapmadan çıkılan her yazı yolculuğu her seferinde sıfırdan öğrenmeyi ve zaman kaybını beraberinde getirir.

 

Exit mobile version