Responsive dediğimizde aslında neyi kastediyoruz?
Herkes “responsive”den bahsediyor. Ancak responsive ile ilgili birçok “belki”, “henüz değil” gibi görüşler ve diğer soru işaretleri var. Responsive web tasarımı, farklı cihaz ve tarayıcılardan kullanıcıların optimum eşleşmesini sağlamaya planlanmıştır. Bu SEO’nun reenkarnasyonu mudur yoksa SEO aslında hiç ölmedi mi? Bahsi geçen ilk makalemiz sizleri harekete geçen birer askere çevirme amacı taşıyordu. Bu makale ise sizi zafere taşıyacak cephaneyi verecek. Örneğin Tony Brown’u ele alalım.
Midlands’ten bir tesisatçı olan Brown küçük işletmesi için dijital pazarlama dünyasına daldı. Mobil bilincinin olmadığı ve bu yüzden sitesinin mobile optimize edilmediği 2011-2012 süresince web sitesini kurdu. Ama Facebook sayfası mobile optimize edilmişti ve servisleri kullanıcılara uygun bir yolla gösteriyordu. Kendinizi düşünün, hangisini görmek istersiniz?
Yukarıdaki görsel oldukça açık. Kullanıcı deneyimi konusunda Facebook açık ara yarışı kazanıyor. Facebook’un basit bir hayatı var. Sistemi ve kodları o kontrol ediyor ve işletme sayfalarının mobil gösterimlerini kendi evinde hallediyor.
Her işletme sahibi size, Google’da (organik ya da ödenmiş şekilde) pazarlama yapmanın daha etkili olduğunu söyleyecektir zira kullanıcılar özellikle belirli bir ürün ya da servisi ararlar ve bu yüzden de o belirli servis ya da ürünle ilgili kullanıcıyı harekete geçirmek daha kolaydır.
Bir arama motoru olarak Google, kullanıcılar üzerinde kontrolü olmayan bir web sitesidir. Bugünden itibaren mobil aramalar genel trafiğin aşağı yukarı %55’ini oluşturuyor ama çoğu web sitesi kendisini mobile optimize etmiyor ve bu da kullanıcı için zorluk oluşturuyor. Düşünün, bütün web siteleri mobile uygun hale getirilse bu yorucu hareket yapılmadığı için ne kadar zaman (ve para) harcamasından kurtulunabilirdi.
Bir günlük hesaplama yapmak gerekirse: 2.000.000.000 kullanıcı * 10 günlük hareket * hareket başına 0,5 saniye = 115.740.741 gün. Vay canına, daha iyi bir dünya için üretkenliğimizi artırabiliriz.
Google, web sitelerinin mobil kullanıcılar tarafından pozitif bir şekilde deneyimlenmesini istiyor. Bu olmazsa, kullanıcılar halihazırda mobil açıdan pozitif olan Facebook’a kayacaklar. Kullanıcıların Facebook’a kaymasının önüne geçmek için, Google işletme sahiplerine mümkün olduğunca imkanlar sağlıyor, yardımcı oluyor ve onları eğitiyor ancak yardım kaynakları az. Google bu noktada Kıyamet Günü silahını ortaya çıkarıyor.
Şüphesiz bir şekilde web sitesi sahibinin sahip olduğu tereddütleri yok edecek bir silah: Sıralama. Her küçük web sitesi sahibi sıralama zararının (düşüşün) direkt olarak işletme başarısını etkilediğini bilir. Her web sitesi sahibinin bir danışmanı, tanıtımcısı ya da birlikte çalıştığı ve Google’ın arama dünyasını genişleten bir şirket vardır. Biz, organik ve/veya ödenmiş SEO uzmanları Google’ın en iyi pazarlayıcılarıyız ve bu yüzden Google ilk kez kendisine Facebook’a karşı açtığı mobil savaşı kazanmasında yardım etmemiz için bize yardımcı olmaya başladı.
Bu noktada şunun açık olması gerekiyor: Mobile optimize edilmiş bir siteyle responsive bir sitenin arasında fark vardır. Responsive bir web sitesi, tek bir URL’i olan ve bu URL’i her bir sayfa için kullanıcının kullandığı cihazın ekran boyutuna göre adapte eden bir web sitesidir. Mobile optimize edilmiş bir site ise “www” şeklinde başlayan sitenin bir aynası (çoğunlukla küçültülmüş versiyonu) şeklindedir ve “m.” şeklinde başlar. Bu siteler mobil görünüm için özel olarak dizayn edilmiştir.
Google responsive bir siteyi tercih eder çünkü responsive siteler tek URL üzerinden tüm kaynaklara uygun hale gelir ve iki versiyon (bilgisayar ve diğer cihaz) arasındaki teknik bağlantıya zarar vermeden fonksiyon hatalarının önüne geçer.
Ancak 5 ila 7 yıllık bir sitenin responsive hale getirilmesi neredeyse siteyi silip baştan yapmak anlamına geliyor. Bu yüzden web sitesi optimize etme konusunda uzman şiirketler ortaya çıkmaya başladı. Bir kısmı mini mobil siteler yapar. Yani sitenin mobile uygun bir şekilde küçültülmüş halini… Bu hızlı bir çözümdür ancak organik SEO için ciddi bir dezavantajdır.
Google SEO uzmanlarını, geliştiricilerini ve işletme sahiplerini bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Bütün konuyu kendi bünyesinde “mobil kullanılabilirlik” başlığı altında topluyor.
Mobil kullanılabilirlik 5 alt başlığa bölünür:
- Tanımlanmış görüntü alanı (ya da viewport): Sayfanın ölçü ve boyutlarının kullanıcının cihazına göre ayarlanmasını sağlayan basit bir Meta Tag’dir. Viewport olmadan çoğu tarayıcı sayfayı 980px çözünürlükte işleme alacaktır. Bu şekilde sayfa gösterimi uygun olmayacak ve sayfanın yüklenmesi uzun sürecektir.
- Sabit genişlik viewport’u: Viewport’un, mobilde hayli rahatsız edici olan sağdan sola kaydırma sorununu çözmeye odaklanmış küçük kardeşi. Sabit genişlik (piksel olarak) cihazın ekran boyutundan büyük ayarlandığında sayfanın tamamının görülebilmesi için bir yandan diğerine sayfayı kaydırmanız gerekir. Çözüm, genişliği “cihaz genişliği” şeklinde ayarlamaktan geçer.
- Yazı boyutunun mobilde rahatça okumaya imkan sağlayacak şekilde ayarlanması. Daha küçük ekranlar daha büyük punto gerektirir. Mobil için olağan boyut 16 puntodur. Bunu da baz alarak metni (başlık, yazının kendisi ve menüler) mobil ekranlara sığacak şekilde düzenleyin.
- Tıklamaların rahatlıkla yapılması. Kaç kez “spor” sekmesine tıkladınız ve kendinizi “finans” sayfasında buldunuz? Google, sayfaları mobil kullanıcılar için ayarlarken butonlar ve yönlendirme bağlantıları için doğru boyutu seçmenizi ve bunların arasında yeterince boşluk bıraktığınızı garantilemenizi öneriyor. Başka bir deyişle Kullanıcılar için ergonomik bir tasarım oluşturmanız gerekiyor.
- Hareketli görsellerin ve tasarımın mobil kullanıcılara uygun olarak ayarlanması. Artık Flash yok! Birçok durumda mobil tarayıcılar Flash’ı okumuyor ve boş bir kutu şeklinde gösteriyor. Google tüm mobil tarayıcılarla uyumlu olan animasyon tabanlı CSS ve/veya JavaScript kullanılmasını öneriyor.
Bu 5 altbaşlık Google’n 21 Nisan 2015’te yayına sürdüğü mobil sıralama algoritması değişikliğinin yalnızca başlangıcı. Biz, mobil kullanılabilirlik üzerine bir sitenin yükselmesini sağlayacak güncelleme ve iyileştirme çalışmalarıyla geçen 2 yoğun yıl bekliyoruz. Bu sıralama için tek faktör değil ama bu çalışmalar ilerleyecek ve bütünün büyük bir parçası olacak bu yüzden derhal işe koyulmanızı öneririz.
Başlangıç olarak en önemli konuları (örneğin viewport) iyileştirmeye odaklanın. Web sitenizin teknik uzmanlarına ya da SEO sağlayıcılarına danışın ve en ucuz, kolay ve hızlı ne yapabiliyorsanız onu derhal sitenize ekleyin. Daha sonra sitenizi mobil SEO’ya uygun hale getirme süreci için kendinize zaman tanıyın. Google, sitenin uygunluğu arttıkça sıralamalarda yükseleceğinize dair söz veriyor. Böylece siz kar elde edeceksiniz, kullanıcılarınız tatmin olacak ve Google mobil reklam pastasından ısırık almaya çalışan mavi istilacıların (buna Facebook da diyebiliriz) saldırısını püskürtecek.